31 Ocak 2011 Pazartesi

Barcelona Farkı!

2009-2010 sezonu İnter'in ilk 21 hafta performansı 15 galibiyet 4 beraberlik 2 mağlubiyet +26 averaj. Mourinho'nun o dönemki açıklamaları. İtalya liginin çok kolay olduğu ve Premier Ligin daha kaliteli olduğu yönündeydi. Yakaladığı bu performans İnter'i en yakın rakibinin 6 puan önünde zirvede olmasını sağlamıştı.
Gelelim bu güne. Real 16 galibiyet 3 beraberlik 2 malubiyet +30 averaj. Geçen seneki performansına bakarak bu sene de lider olması gerekiyordu. Çünkü geçen seneye göre 2 puan fazlası var. Ama 7 puan farkla ikinci sıradalar. İşte burda devreye Barça gerçeği giriyor. Gösterdikleri inanılmaz performans- üst üste 15 galibiyet- Mourinho'nun takımına 7 puan fark atmalarını sağladı.

Kimilerine göre Barça futbolu artık sıkıyor. İddaa artık Barça maçlarına 2 handikap veriyor. İspanya ligi o kadar kaliteli değil diyenler var. Ama bana göre Barcelona şu an Dünya üzerindeki en güçlü takım. Şu saatten sonra Real madrid'in şampiyonluk şansının kaldığına inanmıyorum. Ellerinde 2 kupa kaldı Şampiyonlar ligi ve İspanya Kupası. İspanya Kupasında Finalinde büyük ihtimal rakipleri Barça olacak.

Real bundan sonra şeref mücadelesi yapacak ligde. Barnebau'da ki maçta Barça'yı ne olursa olsun yenmek isteyencekler aynı zamanda Kupayıda almak isteyeceklerdir. Bakarsınız Wembley'de El Clasico izleriz...

Tribün #11: Samsunspor

Samsunspor - Altay

Samsunspor - Orduspor


Bank Asya 1. ligde lider Ordusporla aynı puana sahipler ve averaj farkıyla ikinci sıradalar. Kim bilir belki seneye onları tekrar Süper Lig'de izleriz...

Hırs: Fenerbahçe 2 - Trabzonspor 0


Güzel bir galibiyet oldu takım kendine geldi, rahatladı ve artık şampiyonluk yolunda daha rahat. Tribünler birleşti güzel görüntüler ortaya çıktı. Özlemişiz. Takım bütünleşti ve Fenerbahçe yek vücüt oldu, sonunda  galibiyet geldi.

İlk 30 Dakika: 
Maça kontrollü, ayağını yere sağlam basarak başladık. Baskılıydık ama aynı zamanda rahattıkta. Büyük takım gibi oynadık ve ev sahibi avantajını sonuna kadar kullandık. İlk 15 dakikada ön alanda baskı yaparak başladık ve bu baskıya herkes katıldı Alex dahil. Ve bu baskının ilk meyvesini 19. dakikada Alex'in kullandığı korner'de Lugano'nun kafasıyla bulduk. 1-0.

Lugano'nun golü attıktan sonra ki hırsı görülmeye değerdi. Takım olarak hırslıydık ve hırsımızı topa rakibe değil topa yönlendirdik. Mehmet Topuz presiyle kazanılan topu Niang, GG'ye o da Mehmet Topuz'un önüne yuvarladı. Mehmet Topuz güzel bir orta yaptı Niang'a o da güzel bir bitirici vuruçla durumu 2-0 getirdi.

İkinci 30 Dakika:
2 Golden sonra topun arkasına geçtik takım olarak. İlk yarının sonunda ve 2. yarının başında yani Selçuk oyundan atılana kadar bunda başarılı oldu. Trabzon orta alanda iyi pas yapsada onları tehlikeli bölgeye girmelerine izin vermedik. Bu aradada bir kaç önemli atak yakaladık ama 3. golü atmayı başaramadık. Maç bu bölümde rolantiye girdi.

Son 30 dakika: 
Ligin ilk yarısında en büyük sorun takımın 60'dan sonra oyundan düşmesiydi ama bu sefer öyle olmayacak derken devreye hakem girdi ve Selçuk'u oyundan attı. Ve Trabzon ilk önemli posizyonunu Selçuk İnan'ın kullandığı serbest vuruşla yarattı ama Volkan çok yerinde müdahaleyle topu çelmeyi başardı. Maçın geri kalanında Trabzon'dan Glowacki ve Tayfun Cora atıldı. İkiside oyuna sonradan dahil oldular ve ikisi de maçı tamamlayamadı. Son 30 dakika'da aklımda kalan en önemli şey Alex'in inanılmaz presiydi ve devre arası hazırlık kampı Takıma cidden yaramış bunu gördük.

Son olarakta Hakem:

Hakemler'le ilgili daha önce hiçbirşey yazmamıştım ama. Trabzonlular dahil herkes hakemin maçın önüne geçtiğini söyleyecektir. Geçtide. Posizyonlara ya çok uzaktı ya da fazlaca içinde, kararlarında inanılmaz standartsızlık vardı. Bir çok posizyonda bunları pas geçti bizim adımıza. Ve maç bir anda inanılmaz bir hal aldı. Selçuk'un atılmasından sonra, 4 dakika içinde iki sarı kart gören Glowacki Trabzon'u 10 kişi bıraktı. Ve daha sonra da Tayfun Cora atıldı. Oyunda bulunduğu dakikalarda, ikili mücadeleye girdiği her mücadelede sert hareketler yaptı ama hakem onu söylediği bir söz yüzünden diskalifiye etti. Bir de Ceza sahası içinde yapılan çekmelere itmelerin hepsini kaçırdılar.

Ve fark 4 oldu, şimdi şampiyonluğa olan inancımız daha fazla ve bundan sonraki her maç final niteliğinde...Yolun açık oldun Fenerbahçem...

Ve Tribün:

30 Ocak 2011 Pazar

Tribünde #1: Aliağa 71 - Fenerbahçe Ü: 94


Bu sene Fenerbahçe'nin ilk defa bir maçını canlı izledim. İnşallah, bir terslik olmazsa haftaya cumartesi ikincisini izleyeceğiz. Özlemişiz tribünde maç izlemeyi Unifeb'den 3 arkadaş gittik maça, akşam ki Trabzon maçını konuşarak gittik, konuşarak döndük. Güldük, eğlendik...

Neyse maça gelelim. Takımımıza söylenecek söz yok her geçen gün daha keyif vererek basketbol oynuyorlar. Topu çok iyi dolaştırıyorlar ve boş adamı buluyorlar. Bir ara o kadar abarttılar ki pas olayını Barcelona'ya rakip gösterdim tribünde kendimi tutamayarak :)

Ama takım olarak oyunumuz üst düzeydeyse bireysel performans olarakta üst seviyede özellikle Ömer Onan'ın. Valencia maçında bıraktığı yerde Petkimde devam etti üçlüklerine. 16 sayı attı yanınada bir ribaund bir asist ekledi. Ama topu kaptığımız anda ileri fırlaması inanılmaz. Tam bir fast break uzmanı...

Bir de Jasikevicius gerçeği var. şurada yazmıştım.İnanılmaz bir basketbol zekası var  ve sanırım bi yerlerinde üçüncü bir gözü var. İnsan attığı tüm paslarımı bakmadan atar. Bir tanesine baksın göz uçuyla yok. Ve inanılmaz bir pas atma yüzdesi var ve sahada olduğunu her hareketiyle belli etmesini çok iyi biliyor.

Takımla ilgili söylenecek fazla bir şey, yukarıda gözüme çarpanları yazdım. Rahat bir maç oldu daha 2. dakikada fark 10'lara çıktı, geçen seneye göre çok kolay kazandık Aliağa'da.

İlginç Not: Maçta yanımda oturan bir amcayla muhabbet ettik biraz. Aliağa Petkim'in amigosunun bir öğretmen olduğunu aynı zamanda bando takımı çalıştırdığını ve amigoluk yaptığını söyledi. Burdan o öğretmenimizi tebrik etmek istiyorum. Gelecekte Aliağa'da sıkı amigolar çıkabilir diye düşünüyorum...

SALON: Enka
HAKEMLER: Emin Moğulkoç, Uğur Özen, Erman Erdemli

ALİAĞA PETKİM (71): Erdem Türetken 2 (1 ribaund), Polat Kaya 10 (4 ribaund – 3 asist), Levent Bilgin 17 (4 ribaund), Jarvis Hayes 18 (5 ribaund – 2 asist), Kaan Üner 5 (1 ribaund – 5 asist), Kaspars Kambala 16 (8 ribaund – 2 asist), Brandon Hunter 3 (5 ribaund)

FENERBAHÇE ÜLKER (94): Roko Ukic 11 (7 ribaund – 3 asist), Mirsad Türkcan 11 (9 ribaund – 3 asist), Ömer Onan 16 (1 ribaund – 1 asist), Darjus Lavrinovic 7 (5 ribaund – 1 asist), Sarunas Jasikevicius 14 (1 ribaund – 3 asist), Kaya Peker 2 (3 ribaund), Oğuz Savaş 15 (3 ribaund – 1 asist), Can Maxim Mutaf 3 (1 ribaund), Marko Tomas 3 (3 ribaund – 5 asist), Sean May 2 (2 ribaund), Emir Preldzic 10 (4 ribaund – 2 asist)

1.PERİYOT: 22-31
2.PERİYOT: 17-25
3.PERİYOT: 15-16
4.PERİYOT: 17-22

Gol nasıl atılır!


Pep: ... böyle, Bojan gördün mü? İşte bunu yapmanın yolu! Anladın mı? Sana söylüyorum ne olursun? Harika! Şimdi, maçın için uygula bunu!

Bojan: Bayım, siz ciddi olarak bana nasıl gol atılacağını mı anlatıyorsunuz?

Bojan'ın bu seneki performans düşüklüğü aşikar. Herkes biliyor bunu. Barcelona antremanında bi görüntünün altına biraz makara yapmışlar. Ama gerçekte olabilir :)

29 Ocak 2011 Cumartesi

Efsana Blok!

Emir'in Valencia maçında maç kazandıran blok'u. Bu ilki, Rafa Martinez ikinci şuta kalktığına da pişman oldu.

kaynak: maliano

Türkiyenin Derbisi!

 1996 Yılı 31. hafta puan durumu!

Birisi Anadolunun en güçlü temsilcisi oldu son yıllara kadar, diğeri Türkiyenin en büyük kulüplerinden birisi ve inanılmaz bir potansiyele sahip takımı. Aralarında ki rekabet her daim var oldu ve olmayada devam edecek. Yarın oynanacak maç bu rekabete yeni bir boyut kazandıracak. Yarın gece ki maçı alan 1 adım öne geçecek, puan olarak değil ama psikolojik avantaj olarak.

Bu maçı Türkiye Derbisi olarak nitelendirmemin nedeni yukarıda açıkladım. Peki buraya nasıl geldi bu maç! 1996 yılının 32. haftasında oynanan ve Fenerbahçe'nin 2-1'lik galibiyeti ile biten maçla birlikte başladı bu ezeli rekabet. Önceden de vardı ama Fenerbahçe'nin uzun yıllardır şampiyon olamayan Trabzona vurduğu darbe onların 2011 yılına kadar şampiyonluğa yaklaşamamalarına neden oldu. 27 sezondur şampiyon olamıyorlar ve 96'dan bu tarafa ilk defa bu kadar çok inanıyorlar şampiyonluğa.

Geçen yıl Türkiye Kupası Finalinde ve Ligde oynanan maçlarla, hem ligden hemde kupadan kopmamıza neden oldu Trabzon ve 2-1 önce geçti ezeli rekabetti. Yarın oynanacak maç bu açıdan da önemli 2-2'yi yakalama şansımız var. Belki saydığımız 3 maç kadar önemli bir maç değil.Bu maçtan sonra 15 hafta var önümüzde neler olabileceğini bilemeyiz ama dediğim gibi bu maçı alan Şampiyonluk yarışında bir adım öne geçecektir. Tabi Bursa'yı unutmamak gerek.

Son olarakta 96 yılında ki maçta Aykut takımımızın 2. gölünü atarak galibiyeti getirmişti. Trabzonun hocası o zamanda Şenol Güneşti. Aykut futbolcu olarak şampiyonluktan etmişti Trabzonsporu ve Şenol Güneş'i. Yarın gece oynanacak maçla Teknik Direktör olarak aynı başarıyı gösterebilecek mi!

Tezahürat #1: Biz Dünyayı Sevmedik!



Biz dünyayı sevmedik
Bir tek sana gönül verdik
Aşık olduk yüreklendik
Ölümüne seni sevdik
Hasretini yaşatma Fener
Dayanamaz artık bu kalpler
Yaşatacaksan yaşat bize
Kupalarla dolu zaferler

Çıktığı Beste
Oya & Bora - Sevmek Zamanı

tribundergi.com

Transfer!



Transfere para harcama dendiğinde ilk aklımıza gelen kulüp Real Madrid. Bir dönem bu İtalyanların elindeydi. Ama her daim Real bu konuda zirvede olmayı başarıyor. Sadece bazı dönemler bazı kulüpler ön plana çıkıyor.

Perez'in ilk Loc Galacticos'undan sonra öne çıkan Abramoviçli Chelsea olmuştu. Büyük paralar harcamıştı transfere Rus milyarder. Meyvelerini de Şampiyonlar ligi Şampiyonluğu hariç topladı. Sonra Perez tekrar Real Madrid'in başkanlığını geldi ve bir anda Dünya'nın gözde futbolcularını Real'e toplamaya başladı ve kupaları toplamayı bekliyor. Ama işi zor biraz....

Sonra City'i satın alan Araplar çıktı piyasaya ve yaklaşık 1 milyar dolar para harcadılar. Aynı şekilde onlarda başarıları bekliyorlar ama onların işi Real'den daha zor gibi duruyor ama biraz sabredebilirlerse başarıya ulaşacakları kesin.

Ve sıra yine Chelse'a Abramoviç'e gelmiş gibi duruyor son haberlerle. Benfica'dan David Luiz'e 30 milyon euro, Athletico Madrid'den Aguero'ya 60 milyon euro ve Liverpool'dan Torres'e 35 milyon pound teklif ettiler ama hiç birinden olumlu sonuç alamadılar şu an için. Bu transferler içinde gerçekleşme ihtimali en çok olan David Luiz transferi. Ne Liverpool bırakır ne de Torres Liverpool'u sözleşmesinde ki 50 milyon pound'a serbest kalır maddesine rağmen bu transfer zor. Aguero ise İspanyol pasaportunu aldıktan sonra Transferini daha kolay bi hale getirdi. Eğer almak istiyorlarsa biraz daha zorlamalılar yoksa sezon sonunda o da Real Madrid'in yolunu tutabilir. Torres ve Aguero transferlerini gerçekleştirebilirlerse fantastik bir hucüm hattına sahip olurlar orasıda ayrı konu.

Bu kulüpler olmasa transfere bu kada para harcanmayacak. Uefa'nın aldığı karar sonucu ve sözleşemesinde son yılına giren futbolcuları bedaya göndermek istemeyen kulüpler daha düşük meblağlara razı oluyorlar. Beşiktaş'ın transferleri, Shalcke'in Rakitiç'i Sevilla 1.5 milyon euro'ya bırakması gibi...

28 Ocak 2011 Cuma

2 de 2: Fenerbahçe Ü. 75 - P.E. Valencia 73

Sinan Erdem

Harkülade. Unbelievable. Ve Unutulmaz bir son oldu. Emir Preldziç son noktayı koydu, silik çıktı dediler bi daha koydu:) . 15.600 kişilik taraftar desteği galibiyette önemli rol oynadı. Sanırım Euroleague'de Seyirci ortalamasında birinci sıradayız. Yine takım halinde mücadele ettik ve kazandık. Top 8'e çok az kaldı. Zalgris maçlarını alırsak nerdeyse garantilemiş oluruz.Evimizde oynayacağımız Olimpiakos ve deplasmandaki Valenca maçları liderlik maçları olur. Şimdi kısaca maçı yazalım...

+ Maçın geneline bakarsak mücadelemiz üst düzeydi girenler çıkanlar ellerinden ne geliyorsa sahaya koydular. Bu galibiyetin altına takım olarak imzamızı attık.

+ Maçın adamı hiç tartışmasız 5 faul'le kenara gelene kadar Ömer Onan oldu. 22 sayı(2 sayılık 6/7, 3 sayılık 3/4 ve serbest atış 1/4) 2 asist 3 top çalmayla oynayarak. Çok kritik anlarda kontrolü eline aldı, kazanma azmini bir kez daha herkese sonuna kadar gösterdi.

+ Bu galibiyet 50 ülkede yayınlanacak olmasyla Takımımızın marka değerine değer kattı. Ve Fenerbahçenin sadece bir futbol takımı olmadığını Bir Spor Kulubü olduğunu herkese gösterdi.

+ Bench'den gelen 32 sayılık katkı inanılmazdı. Aslında yıldızlardan kurulu ama Takım olarak mücadele ettiğimizin göstergesi. Öne çıkanlar 14 sayıyla oynayan Mirsad Türkcan ve 10 sayıyla oynayan Emir Preldzic oldu.

+ 9 kişilik bir rotasyonla oynadık. 3 oyuncuyu hiç kullanmadı Spahija. 4 oyuncumuz 10 sayı üzerine çıktı. Oynayıp sayı atamayan tek oyuncumuzda Kaya Peker oldu. Takım olarak 28 ribaund aldık 17 asist ,17 de top kaybı yaptık. Valenciadan 8 Ribaund eksik aldık, bunun nedenide verdiğimiz Hücum ribaundları oldu. Bu rakamlara rağmen kazanmamız inanılmaz.

+ Takımımızın en büyük eksikliği - herkes bunu söylüyor- yapılan basit top kayıpları oldu. O top kayıplarını minimize edebilirsek bir çok maçı daha kolay kazanabiliriz.

+ Son olarak'da Emir'in son saniyede yaptığı o 2 blok unutulmazlar arasına girer.

Son olarakta, Sıradaki gelsin :)

Not: Emir'in blok'unun fotosunu bulan olursa banada gönderirse minnettar kalırım :)

Veda: Fenerbahçe 2 - Gençlerbirliği 1



Maçla ilgili söylencek çok bişey yok. Bizim açımızdan hazırlık maçı havasındaydı. Ama güzel bir galibiyet oldu tebrikler. Eksileriyle artılarıyla yazalım maçta olanları.

Artılardan başlayalım. 

+ Semih'in Frikik'ten attığı gol inanılmazdı. Serdar'ın hatası olmasına rağmen güzel goldü. Diğer golüde penaltıdan attı. Bu sezon ki 11. golünü atmış oldu.

+ Gökay İravul inanılmaz futbolcu olacak bu gidişle. Topla çok rahat. Koşuları çok iyi. Xavi havası var sanki biraz inşallah kendini geliştirmeye devam eder.

+ Bekir inanılmaz şeyler yaptı bu gece. Çıkışları top kesişleri. Penaltı pozisyonunda ortayı yapanda oydu. Yedeklerde iyi bir alternatif oluyor gün geçtikçe.

+ Bireysel oyunların yanında fena bir maç olmadı bizim açımızdan. Rahat oynadık, güzel pas yaptık.

- Eksilere gelelim. 

- Birisi Caner'e orta açmayı öğretsin yalvarıyorum. Kaç senedir futbol oynuyor. Rusyaya da gitti geldi ama yok arkadaş, bom boş durumda topu nasıl dışarıya vuruyor anlamıyorum. Ümit Özat bile bu kadar dışarı atmıyordu topu.

- Semih dururken Kaptanlığı kim Bilica'ya verdi biri buna cevap versin. Var mı böyle bi saçmalık başka bi yerde!

- Bi de son yarım saat oynanmasaydı keşke. Gençler gelmiyor garantiledik die. Fener zaten 10 kişi kaldı. İlhan'la Bilica birbirlerine antremanda bile bu kadar top atmamıştır.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Hadi Bakalım #3

Fantastik bir kupon oldu. Ama tutma ihtimali var. Alttan başlarsak Sampdoria gol atamıyor, gol de yemiyorlar alt bitme olasılığı yüksek. Liverpool yeni hocasıyla hava yakaladı. Fulhamda eskisi gibi değil Handikaplı bitme olasılığı var.Napoli - İnter maçı da 4-6 gol. İki takımda gol atıyor ve yiyor alt bitmesi muzice olur.

Kuponun kritik maçı Beşiktaş - Trabzon maçı. İnönü stadındaki bağlantılarımla konuştum. Portekizlilerle ve İspanyolla konuşacak en az 2 farklı bir galibiyet bekliyorum o maçtan BJK adına :)

Edit: Bütün maçlardan yattık. İddaa'nın bunun için özel bir ödülü var mı acaba?

No.6: Xavi Hernandez



Ayağına topu aldığında, o topu kaybetceğini düşündüğünüz son adam.

Koşuya başladığınızda, top onun ayağındaysa tam yerinde topla bulaşağınızdan yüzde yüzde emin olduğunuz bir ara topu uzmanı.

İstikrar abidesi. Barça 12 yıl 550 maç. "6" numaraya can veren oyun kurucu.

Takımı sahada yöneten, rahatladan ve hırslandıran bir oyun kurucu. Bunu yaparken rakibine saygısızlık yapmayan mütevazi bir insan.

O bir kazanan. 5 Lig, 2 Şampiyonlar ligi, 1 İspanya Kupası, 4 İspanya süper kupası, 1 Uefa süper kupası, 1 Külüpler Dünya Şampiyonluğu kulüp bazında.

Milli takım ile 98 maç 1 Avrupa, 1 de Dünya Kupası şampiyonluğu.

Dünyada 3 sefer en iyi ortasaha oyuncusu seçilmiş ender oyunculardan.



Sahada izlenmesi en çok keyif futbolculardan. Barcelona sisteminin temel taşı. Şu an 31 yaşında ve onu izlemek için çokda süremiz kalmadı. Sen çok yaşa Xavi ve oynamaya devam edebildiğin yere kadar futbol oyna.

24 Ocak 2011 Pazartesi

Jasikevicius Efsanesi!



İsmini kopya çekmeden yazamıyorum ama "O" ismi hiç bir zaman unutmuyorum. Litvanya - Türkiye maçlarında oyuna girdiği anda keşke böyle basketbolcular bizde de oynası diye içimden geçirirdim.Hırsı, arzusu, kazanması ve kazanmayı bilmesi. Gün deldi Fenerbahçe forması altında izlemek kısmet oldu. Sarunas Jasikevicius'u anlatmaya gerek yok. Yukarıda ki video onun nasıl bir basketbolcu olduğunun kısa bir özeti.

Euroleage'da bi yerlere geleceksen-en az Final-Four- çok önemli katkıları olacaktır takımımıza. Saras'ın Oynadığı külüplerde ve Milli Takımda kazanmadığı başarı kalmadı nerdeyse. Kazanan ve kazanmayı bilen bir oyuncu. Geldiğinden beri takımımızada yansıdı bu. Alt tarafta başarılarının bir listesini var, baktığınız zaman demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız!

Profesyonel kariyeri

* 1 Slovenya Kupası: (2000)
* 2 İspanya Kupası: (2001, 2003)
* 2 İspanya Ligi: (2001, 2003)
* 4 Euroleague Şampiyonlukları: (2003, 2004, 2005, 2009)
* 4 Triple Crowns: (2003, 2004, 2005, 2009)
* İspanya Ligi Final MVP: (2003)
* Mr. Europa European Player of the Year: (2003)
* 2 İsrail Kupası: (2004, 2005)
* 2 İsrail Ligi: (2004, 2005)
* Euroleague Final Four MVP: (2005)
* 35 Greatest Euroleague Players: (2007)
* 2 Yunanistan Kupası: (2008, 2009)
* 3 Yunanistan Ligi: (2008, 2009, 2010)
* Euroleague 2001-10 All-Decade Team: (2010)

Litvanya millî takımı

* 2000 Yaz Olimpiyatları Basketbol Turnuvası: Bronz Madalya
* 2003 Avrupa Basketbol Şampiyonası: Altın Madalya
* 2003 Avrupa Basketbol Şampiyonası: MVP
* 2007 Avrupa Basketbol Şampiyonası: Bronz Madalya

Kaynak:

Karşıyaka - Göztepe Derbisi

İzmirin hatta Türkiye'nin en büyük derbilerinden birisi bana göre. Göztepe'nin alt kümelere düşmesi nedeniyle son yıllarda sesi duyulmuyor. Ama bu büyük heyecanı bir kaç yıl içerisinde tekrar yaşama imkanımız var. Göztepe şu an TFF 2.Lig Beyaz Grup'ta lider durumda. Eğer Karşıyaka bu sene Süper lig'e yükselemezse seneye bu derbiyi izleme imkanımız var.


körfezin ayırdığı biraderler | izlesene.com

Geçenlerde Target Striker'da gördüm. İzmir Derbisini anlatan iki tane güzel belgesel hazırlanmış. Körfezin Ayırdığı Biraderler ve Hayta. Bu derbinin İzmir'de yaşayanlar için ne ifade ettiğini öğrenmek isteyenler için harika 2 tane video. Çok uzun değil ikiside izlemenizi tavsiye ederim.


Hayta Belgeseli from uniksk on Vimeo.

Ayrıca footballderbies.com'da en önemli derbiler arasında sıralanmış. Atletico Madrid - Real Madrid ve Liverpool - Everton derbilerine göre önem derecesi bakımından daha üst sırada.

23 Ocak 2011 Pazar

Yok böyle maç!

Valencia - Malaga maçında yok yok. İlk yarı 2, ikinci yarı 1. Toplam gol +7. 2 tane kırmızı kart. Arkadaş kuponuna yazmış. Kafayı yedi çocuk. Malaga'nın 9 kişiyle beraberliği yakalaması ise ayrı bir efsane. İzlemediğime üzüldüğüm bir maç oldu. Böyle maçlar yılda 1 veye 2 kez oluyor. Gerçekten inanılmaz

22 Ocak 2011 Cumartesi

Daum Stili! Antalya 0 - Fenerbahçe 1



Herşeyden önce Gökhan Gönül'ün golü inanılmazdı. Alex vari bir gol attı. Bu gol ayrıca futbol zekasının ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Seviyoruz seni GG!

Neyse maça gelirsek, söylenecek çok bişey olmadı aslında. Ama dikkat çeken ilk takım kadroları açıklandığında herkesin üst biter diye düşündüğü maç alt bitti. Hatta bi arkadaşım handikaplı Fener demiş. Ne akla hizmet dediyse artık. Ve bu maç yüzünden kuponu yatmış :)

Peki bu maç neden alt bitti. Çünkü Fenerbahçe'nin kazanması gerekiyordu. Bunun içinde en garanti yol. Geçen sene Sportif Direktörlüğünü yaptığı Hoca(Daum)'ın taktiğiydi. Neydi bu taktik? Gümbür gümbür oynamaya gerek yok. Yetenekli ayaklarımız var, Mutlaka bir gol atarız, önemli olan defans. Bu taktik çıkan 11'e çokda yabancı değildi.Onun içim uygulamasıda kolay oldu.  Bunun için Aykut'a kızamam ama büyük bir takımın bu kadar da korkak oynamaması gerek.

Maçın olumlu taraflarına gelirsek. Devre arası demeçlerinde verilen birlik bereberlik mesajları  golden sonra Aykut Hoca'nın yanına giderek pekiştirildi. Bu iyi bişey. Gelecek için en azından. Alınan 3 puan çok önemliydi, ne olursa olsun. Haftaya oynanacak Trabzon maçı daha önemli bir hal aldı. Hem bizim hem de şampiyonluk için oynayan diğer takımların gözü bu maçta olacak.

Son olarak da iki gündür "17 de 17 neden olmasın" diye bişey dolaşıyor piyasada. Olmaz, çünkü 17 de 17 yapmak için Barcelona olmak gerek. Onlar bile yapamıyor yani. Gerçi 13 de 13 oldu ama bakalım :)

Hadi Bakalım #2


Buraya yazdığım ilk kupon tutmamıştı bakalım bu tutacak mı. Az oran çok heyecan...!

YATIŞ: Dortmund maçı 1-1 biterek bizi yatırdı. Fener yendi. Barçayı biliyorsunuz zaten.

21 Ocak 2011 Cuma

Antalya Kampı



Aykut Kocaman:
"Elimizde tek kalan ve en değerli olarak nitelendirebileceğimiz Süper Lig’i kazanmak için çok çalışacağız."

Andre Santos:
"Ben sol kanatın zayıf olduğu düşüncesine katılmıyorum.  Belki eksikler olabilir. Bunları düzeltmek bizim elimizde. Zayıf gibi görünen sol kanatın ilerde nasıl iyi olcağını göreceğiz"

Volkan Demirel:
"Odalarda, yemekte kendi aramızda konuşuyoruz. İnanmayan yok.  Başarılı olacağız. Desteğe ihtiyacımız var."

Stoch:
"Ligin 2.yarısına iyi bir giriş yaparsak ve ilk maçta Antalyaspor’a 2. maçta da Trabzonspor’a karşı kazanırsak önümüz net bir şekilde açılır. Hiç kimse lig sonunda ne olacağını bilemez."

Yobo:
"İlk yarıda hatalar yaptık ve kredimiz kalmadı, bu bizim için itici bir faktör. Hatalarımızı giderip birlik olarak, hatalarımızdan ders çıkararak daha iyi bir noktaya geleceğiz."

Bekir
"Çünkü bizi çok zor iki final maçı bekliyor. Zaten ikinci yarı oynayacağımız tüm maçlar final niteliğinde. Bunun için her şeyi yapıyoruz."

Alex:
"Cumartesi günü kazanıp, ilk yarıdaki kötü izleri silmek ve çıkış için ilk adımı atmak istiyoruz."

Gökhan Gönül:
"Daha bir takım olduk, takımca hareket etmeye başladık. 2. devreye inşallah daha iyi başlayacağız."


Antalya Kampı bugün itibariyle bitti. Yarın oynanacak Antalya maçından sonra Takım İstanbula dönüyor. Gelen haberler takımın moral ve motivasyonunun üst seviyede olduğunu gösteriyor. Bunun için Antalya kampı süresince bir çok çalışma yapıldı anlaşılan verimli olmuş.

Futbolcularda yaptıkları açıklamalarla durumun farkında olduklarını gösteriyorlar. Yapılan çalışmalar gerçeken işe yaramışmı yaramamışmı yarın gece oynanacak Antalya maçında belli olacak. Eğer söyledikleri gibiyse Antalya ve Trabzon maçlarından alınacak 6 puan elimizden kalan tek kulvarda yürümemize imkan tanıyacaktır.

Darbe: Fenerbahe Ü. 84 - Olympiacos 70



Bu inanılmaz bir galibiyet. Maçtan önce az bi sayı farkla kaybedip İstanbul'da liderlik için oynamamız gerektiği konuşuluyordu. Ama 12 Sarı-Laci Adam Olympiacos, Pire'de 70-84 mağlup etmeyi başardı. Gerçekten harika bir galibiyet. Basketbolcularımız yavaş yavaş Final-four'a doğru gidiyorlar. 2010 Dünya kupasının rüzgarı son sürat esmeye devam ediyor.

Maça gelirsek, İlk çeyrekte Marko Tomas ve Ukiç önderliğinde skor'da tutunmayı başardık. 2. Çeyrekte gene ilk çeyrekteki skorerlerimiz ve etkili savunmamızla etkili oynadık ve ilk yarının 33-33 berabere bitmesini sağladık.

İlk yarıda göze batanlar yaptığımız basit top kayıpları. Yüzde 100'le üçlük atmamız ve Serbest atış çizgisinden nerdeyse kaçırmamamız oldu. Kınsey, Tomas ve Ukiç'le Olympiacos'un skorerlerine yaptığımız etkili savunmayla maçın içine sokmamız çok önemliydi.




İkinci yarıya yani 3. çeyrek Olympiacos Üç sayılık atışlarındaki yüzdesini arttırarak başladı ve bizde onlara karşılık verdik aynı oranla maçtaki en yüksek çeyrek skoru gerçekleşmiş oldu 25-22'yle. 3. çeyrekte aklımda kalan Oğuz Savaş'ın son topu bloklaması oldu.

Son Periyota ise Ömer Onan, Sean May ve Emir damgasını vurdu. May'den gelen eksta basketler, Ömer'in 3'lük atışlardaki yüzdesi ve Periyodun sonunda Emir'in kritik Ribaundları ve basketleri çeyreği 29-12, maçıda 84-70 kazanmamızı sağladı.

Maçın adamına gelince bireysel olarak bakarsak 19 sayı 4 ribaund ve 3 asistle oynayan Marko Tomas ve 17 sayı 2 ribaund ve 4 asistle oynayan Ukiç oldu diyebiliriz. Ama bana kalırsa Takım olarak oyuna giren herkesi maçın adamı seçebiliriz. Çünkü en kritik anlarda herkes elinden gelenin en iyisini sahaya yansıtmayı başardı. Ve bununla birlikte bu unutulmaz galibiyet geldi. İlk maçlar sonrasından zirveye oturmayı başladık.

Gruptaki 2. maçımız gruptaki bir diğer önemli rakibimiz Valencia ile Sinan Erdem'de olacak. Final Four yolunda emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz....


Not: Jasıkevicius'un takımda olması beni inanılmaz rahatlatıyor. Gülmesi bile rahatlamamı sağlıyor. Sanırım takımı da aynı şekilde rahatlatıyor. Kazanmayı bilen birinin takımda olması Final Four konusunda umutları arttırıyor.

20 Ocak 2011 Perşembe

Palavra!

 Gol Eksta - NTVSpor

"Bir takımın 3-4 tane kilit oyuncusunun sakat olması, bana göre "sahaya 11 kişi çıkar" düşüncesini palavradan başka bişey haline getirmez"

Bence doğru söyledi Güntekin Onay, her zaman söylemezmiyiz futbol kaliteli futbolcularla güzel oynanıyor diye. Onun için bir takımın  belkemiğini oluşturan oyuncular çok önemlidir. Fenerbahçe'de Alex, Emre, Lugano ve Volkan bunlara bizim açımızdan örnek verilebilir

Real Barça!


 Betis 3(3) - Barça 1(6)

Barça, ilk maçın verdiği rahatlıkla çıktı Betis maçına. İlk maçta Camp Nou'da şov yapmışlardı. İniesta'nın yaptığı asist unutulmazlar arasına girdi şimdiden.

Maç bu rahatlıkla başlayınca ve Son lig maçından 8 kişilik bir rotasyon yapınca bu sezonki 3. mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Guardiola'da son dakika da yaptığı değişikliklerle skoru kabullenmişe benziyordu. Betis'e giderken Barça'lıların aklında turu geçelim yeter skor yenip yenmemiz önemli değil gibi bir düşünce varmış. Toplamda 6-3'lük skorla bunuda başardılar. Ama 28 maçlık yenilmezlik seriside bu şekilde son bulmuş oldu.

Aslında bu maçın blog'da yazılcak bişeyi yok ama insan sevdiği takımın önemsiz bir maçta dahi olsa bile yenilmesini hazmedemiyor. Abarttım biraz sanırım. Söylemek istediğim biz Barça'yı oynadığı futbol yüzünden seviyoruz yenilse dahi o futbolu görmek istiyoruz sahada. En azından kendi adıma bunu söyleyebiliyor. Bu gece uzay futbolundan eser yoktu. Burdan rica ediyorum yenilin ama o güzel futbolu bize izlettirin.( Sanki duycaklar:))

17 Ocak 2011 Pazartesi

Robert Enke Caddesi

 Robert Enke ( 1977 - 2009 )

Hannover şehri Kalecilerini unutmamış, bende Lambuja'da gördüm buraya koymak istedim. Unutulmazlar arasına girdi artık üzücü bir nedenle olsada...

http://lambuja.blogspot.com/2011/01/robert-enke-caddesi.html

14 Ocak 2011 Cuma

Taraftarlık!


Aykut Kocaman Basın Toplantısından:

"Gece bizi karşılamaya gelerek bizi daha da utandıran taraftara bir özür borcumuz var. 
Umarım bunlar birer motivasyon kaynağı olacaktır"

Sorun Aykut'ta değil Sorun Başkan'da ve Futbolcularda...Bu çektiğimiz açıların mutlaka bir geridönüşü olacaktır...

Kronik ağrı

Kronik ağrıgenellikle, en az 6 ay devam eden ya da bir zedelenmenin normal iyleşme süresinden veya devam eden bir hastalığın normal düzelme süresinden daha uzun süren bir ağrı olarak tanımlanmaktadır. Bu, şiddetli artrit ağrısı, şiddetli bel ağrısı, siddetli nöropatik ağrı, kronik migren, vb'yi içerebilir.

Fenerbahçe Futbol takımının-ne kadar takımsa artık- Aziz Yıldırım döneminde kazandığı en önemli özellik, Kronik ağrı şikayeti. Açıklamak gerekirse, takım artık başarısızlığa öyle alıştıki sahadaki futbolcular bunu normal bişeymiş gibi karşılıyor. Onu da geçtim taraftarlar, muhalefet de buna dahil oldu. Aziz Yıldırım öyle bir hakimiyet oluşturdu ki sanki Osmanlı Padişahı kimse ona bişey diyemiyor. Diyenin kellesi gidiyor.

Tv'ye çıkıyor ahkam kesiyorlar. Şunu yaptık bunu yaptık diyorlar. Yaptılar doğru Türkiyenin tesis bakımından ve Amatör braşlardaki başarı takımından 1 numaralı takımı yaptılar. Ama Futbol takımını Futbol Menejerlik oyununa çevirdiler. Sürekli hoca kovularak bişeylerin değişemeyeceğini hala öğrenemediler 13 sene boyunca daha da öğrenemezler.

Maçtan sonra Aykut istifa edecek haberleri çıktı. Sorun hoca'da değil şu andan sonra kim gelirse gelsin değişen bişeyin olacağını sanmıyorum. Fenerbahçe'de artık hoca değişiklikleri artık alışkanlık oldu. Kanayan yaraya yara bantı yapıştırmaya benziyor, kısa bir sürede kullanılmaz hale geliyor. Artık toptan bişeylerin değişmesinin zamanı geldi ve onun içinde Aziz YILDIRIM'In İSTİFA ETmesi gerek.

11 Ocak 2011 Salı

1 Gol de 2011!


Sırtına geçirdiği 8 numarasına bir anlam daha yükleyerek 8 ay sonra sahalara "Merhaba" dedi, Kaka. Futbolunu özlemişiz gerçekten. Şu günlerde Messi ve Ronaldo konuşulsada Kaka'nın yeri hep ayrı olacak bu bir gerçek. Bizde 1 ay süren sakatlıktan(laptop) sonra tekrar internet alemine geri dönüş yaptık. Kaka ve Runal için 2011 güzel bir yıl olur temennisiyle post'a son noktayı koyalım.